Sayfalar

3 Ağustos 2010 Salı

artakalanlar

Yatağına uzandı. Bir yalnızlığı paylaşmaktan çekinecek kadar korkak ve bencildi. Uyku göz kapaklarını zorlarken, olduğuna bir türlü inanmadığı 'tanrısı'na şükrediyordu hala delirmediği için. Biriktirecek çok fazla şeyi vardı, hafızasının taşıyabileceği çok fazla an. Her kumsaldan bir deniz kabuğu, her uçurumdan bir korku, her şiirden yeni bir acı, her kitaptan, her filmden, her şarkıdan, her ateşten daha fazla acı, daha fazla, daha fazla ve biraz daha..Acı. Her yoldan biraz daha eskimiş dönecekti ayakkabıları, her yoldan biraz daha büyümüş. Acısız yaşanmazdı mutluluk, ağlayacaktı ve kahkahalarla gülecekti en derin yarasına.Çünkü, içini görecekti. Sabretmeyecekti, hiç beklemeyecekti. Ve nasıl emindi yalnız, umutsuz ve delirmiş öleceğine. Erken değil aksine çok geç gelecek ve çok acı verecekti ölümü.
Yatağından kalktı, balkona çıkıp sigarasını yaktı. Yine kuşları bekleyecekti. Biliyordu bir gece kuş seslerini duyamadan ölecekti en saçma şehrin en çirkin en karanlık köşesinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder