Sayfalar

15 Aralık 2010 Çarşamba

dörtnaldörtayak


1.

Doğduğumda beni gül suyuna yatırmışlar tutup ayaklarımdan
Öpmüşler durmadan ve durmadan bir adam fısıldamış kulağıma
“Kızıl atlar, güzel atlar, benim güzel kızım en yüksek yerden atlar.”

2.

Kediler uçmayı bilmiyor sevgilim patır patır dökülüyorlar çatılardan.

3.

Her gece ama her gece sesleniyorlar oradan en uzaktan oysa ben
Sana ellerim boş - ıslak, tenim kuru-beyaz gelmiştim aldırmadan
Tırnak aralarımda kalan gül yapraklarına, sırtımı deşen dikenlere
Göğsümdeki gülleri ölmüş ve geçmişe bırakıp, sona gelmiştim

4.

Atlar konmayı bilmiyor sevgilim, nefes nefese en yükseğe koşuyorlar.

5.

Şimdi eklemlerim arasında saklı boşluklar kalın dikenli kementleri saklar
Her koşuda biraz daha aşağıda onlar, can çekişiyor kanlı yeleleriyle kızıl atlar

6.

Ihlamur kokan bir yatakta ölüyor bir adam her sabah, kan sızdırıyor çatılar
Sesleri dinliyor en uzaktan, perdeler çekiliyor göğe, kilitleniyor kapılar

7.

Her sabah ve her akşam, uzaktan gelen sesler onu yutar ve
Her yaz ve her bahar, gül kokusu ıhlamuru boğar oysa ben
Sana içimde seninle ve ellerinle gelmiştim karanlığa aldırmadan
Geleceğin mezarlarına döktüğüm gül sularına, mis kokulu cinayetlere
En baştan tutup öldürmüştüm, en başa dönmüştüm.

8.

Mum alevleri bedenlerde sönüyor; her seferinde içimde bir kedi, bir at ölüyor.


berfinb.
12’aralık’10/ Kadıköy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder